Thursday, November 30, 2006

KARMA YOGA

Raghuram
www.nvraghuram.blogspot.com

Çeviri: Emin Can


A
Ishavasya Upanishad en önemli on Upanishad'tan biridir. Karma Yogayı gerçekten ilk olarak tasvip eden Upanishad'tir. Bhagavad Gita'da Karma Yoga 'dan ayrıntılı bir şekilde bahseder.”Karma” “yapılan iş” “Yoga” ise “aklın huzuru” anlamına gelmektedir. Yani Karma Yoga yaptığımız işlerle aklın huzuruna sakinliğine erişme yöntemidir. Fakat Karma bazen farklı anlamlarla da kullanılır. İnsanlar Karmayı geçmiş aktivitelerimiz ve onların etkileri olarak ima ederler. Bir şeyin karmik olduğunu belirtirken; mesela neden Türkiye' de doğdum neden Amerika'da değil? gibi.Bu benim karmik durumum denir. Veya neden hep acı çekmeliyim? Bu da karmiktir. Ama ne zaman müthiş bir haz ve mutluluk duyarız, o zaman bu karmik değildir. Ve kolaylıkla deriz ki; “Çok çalıştım çok çabalayıp kazandım bütün eforumu bu işe sarf ettim.” Halbuki ıstırap çekme durumunda veya herhangi bir kötü sonuçta bu karmik oluverir. Bu yüzden karma çok yakın şekillerde kullanılır. Yani temel olarak karmanın ne olduğunu iyi anlamamız gerekli.

İkinci durum da karmanın bizi nasıl aklın huzuruna götürdüğüdür. Bütün acılar , rahatsızlıklar ve stres karmadan meydana gelir. Hissettiğimiz aktivite rahatsızlığa neden olur. Bu nedenle insanlar “aklın huzuru” denince bunu her işi bırakmakla eşdeğer tutarlar.Aklımızı sakinleştirmekten bahsettiğimizde dinleyiciler hemen tepki verip ”Aklımı sakinleştirirsem nasıl çalışırım? Nasıl olur da işlerimi sükunet içinde ilerletebilirim?” gibi sorular sorarlar. Ama bu demektir ki karma bizim problemlerimize neden olan eylemdir ve bu aktiviteyi bırakmak da söz konusu değildir. Öyle ise işle bütünleşmiş bir durumdayken sakin bir akla sahip olmak mümkün değildir. Temel olarak anlayabildiniz mi? Bu Karma Yoga' nın bizi yönlendirdiği ilk sırdır. Problem olan eylem değildir. Problem başka bir şeydir. İsterseniz bir hikayeden küçük bir örnekle konuyu tasvir edelim.

Yoganın düşüncesi bir şeyi olağanüstü şekilde yapmaktır. Büyüleyici bir şey olmalı. Nasıl olur da basit bir şekilde yapılan aktivite bize yoganın yararlarını sağlatabilir? Nitekim bize yoganın yararını veren şeyler insani olarak imkansız görünen sert disiplin, acı veren vücut
ve zihin egzersizleridir, acı yoksa kazanç da yok durumu. Sıradan bir aktivite bize nasıl yarar sağlayabilir ki?

İşte size yapmayı beklediğiniz şeyin o kadar da insana aykırı bir şey olmadığını göstermek için klasik bir hikaye.

Yoga Normal Bir İş Olabilir

Bir gün Kaushik adli bir aziz ormanda bir ağacın altında derin meditasyon halindeymiş. Ağacın dallarında bir kuş kendince olağan sesler çıkararak ötüyormuş. Bilge Kaushik meditasyon sırasında kusun sesinden çok rahatsız olmuş ve büyük bir sinirle kusa yakıcı gözlerle bakmış. Bu çok kızgın bakışlar kuşu yakmış ve kuş ölüp yere düşmüş.

O anda Kaushik kuş için kendini üzgün hissetmiş , diğer taraftan da meditasyon sırasında sahip olduğu güce şaşırıp kendiyle gurur duymuş.Meditasyonu sona erdirildiğinde kendini aç hissetmiş. Yiyecek bir şeyler istemek için yakındaki bir evin önüne kadar gelmiş. O günlerde derin meditasyona bağlı olan spirituel arayıcıların ihtiyaçlarını karşılamak geleneksel olarak toplumun sorumluluğuymuş. Fakat bunun kibirle değil alçak gönüllülükle yapılması gerekirmiş. Aziz ön kapıda beklerken evin hanımı azize hizmet etmek üzere tüm saygısıyla yanına gelmiş. Ama aynı anda evin kapısından içeri kocasının girdiğini görmüş. Bir sofu kadının değişmez görevlerinden biri eşine hizmettir.

Bu yüzden azize;

“Efendim, size hizmet etmeyi gerçekten çok isterim. Lütfen bana on dakika müddet verin esimle ilgileneyim sonra size gereken hizmeti edeyim” demiş.

Kaushik bu sözlere hiddetlenmiş.

“Nasıl olur da sıradan kocasına hizmet edip burada duran büyük güçlere sahip yogiyi ihmal eder” diye düşünmüş.

Fakat kendini kontrol edip kadının gelmesini beklemiş. Kadın içeride beklediğinden biraz daha fazla kaldıktan sonra yanına gelmiş ve özür dileyerek;

“Sizi beklettiğim için çok üzgünüm efendim” demiş . Fakat Kaushik in siniri yatışmamış. Kadın sürekli özür dilemeye devam etmiş ama kibir merhametle davranmaya engel olmuş.

Azizin değişmemesine ve ısrarına karşı kadın olayın kasıtlı olmadığını ve durumu dönüştüremediğinden;

“Efendim bu kızgın bakışları bırakın artık” demiş ve eklemiş “Ben sizin ormanda bu bakışlarla yaktığınız kuşa benzemem.”

Kaushik duydukları karşısında şok olmuş. Çünkü bunları ormanda ondan ve kuştan başka gören olmadığına eminmiş. Nasıl olur da bu kadın yogik güçleri olmadan bunu bilebilir diye düşünmüş. Demek ki bu kadının güçleri kuşu yakan Kaushik’in güçlerinden daha da üstünmüş. Bunu anlayınca aziz, kadının ayaklarına kapanıp özür dilemiş ve ona bu güçlere sahip olmak için nasıl yogik çalışmalar yaptığını sormuş.

Bunun üzerine kadın sade bir gülümsemeyle;

“Hiç bir spirituel çalışma yapmıyorum, yaptığım sadece evimin gerektirdiklerini büyük bir itina ve özenle yapmam” demiş. Ama Kaushik buna inanmamış ve kadının ondan sakladığını düşünmüş. Bunun üzerine kadın ona eğer daha fazla bilgi istiyorsa yan kasabada bulunan gurusu Dharma Vyaadha’ya gitmesini söylemiş.

Bunun üzerine Kaushik büyük bir ashram gibi bir şey bulma umuduyla kadının söylediği guruyu aramak için yan kasabaya gitmiş ve etrafa bakınmaya başlamış. Fakat şaşırtıcı bir şekilde beklediği gibi herhangi bir yerle karşılaşmamış. Sonra birden üzerinde harmavyaadha
Kasap Dükkanı yazılı bir dükkan görmüş. Fakat bunun o olamayacağını çünkü böyle büyük bir adamın et satamayacağını düşünmüş.

Dükkanın önünde tereddütlü bir şekilde dururken içerden bir adam onu çağırmış ve;

“Merhaba beyefendi. Sanırım siz yan kasabadaki bayanın tavsiyesiyle beni bulmaya gelen Kaushik olmalısınız. Ben aradığınız Dharmavyaadha’yım.” demiş.

Kaushik in tam anlamıyla dili tutulmuş. Nasıl olur da yalnız onun ve kadının arasında gecen şeyi bilebilir diye donakalmış. Sessiz ve şaşkın bir şekilde beklerken adamın et kesip para toplamasını izlemiş ve paraları saymasına bakmış. Adam işini bitirdikten sonra paralarını saymış toplamış ve Kaushik’i alıp evine götürmüş. Orada ailesiyle ilgilendikten sonra sormuş.

“Evet beyefendi sizin için ne yapabilirim?” Adamın bu bilgeliğini ve yaptıklarını gördükten sonra Kaushik sormuş.

“Efendim böyle büyük bir üstat olmak için ne gibi sadhana ve çalışmalar yaptığınızı öğrenebilir miyim?” Dharmavyaadha cevaplamış:

“Ben sadece yapmakla yükümlü olduğum görevleri özenle ve gayretle yerine getiriyorum, işte benim meditasyonum bu.”

İşte bu öyküden alınacak ders sıradan günlük islerimizi özel bir tutumla yapmanın hiçbir spirituel sadhanadan aşağı kalır bir yanı yoktur. Simdi mesele burada nasıl bir tutumla günlük işlerimizi sadhanalara veya spirituel çalışmalara çevirebileceğimizle ilgili!

0 Comments:

Post a Comment

<< Home