Thursday, November 30, 2006

Karma Yoga (VIII) - Naishkarmya Siddhi

Krishna Bhagavad-Gita da başka bir sıra dışı ince aktivite durumundan bahsediyor. Naishkarma hakkında ve adı da naishkarmya. Bu Nishkama-Karma dan farklı bir şey, meyve arzusu olmadan eylem. Kelimenin basit bir anlamı yapmamak olabilir. Eylemsizlik gibi gözükse de daha farklı ve çok spirituel.

“Sadece eylemsizlikle “yapmama” nın seviyesine gelinemez. Nasıl dünyayı reddederek tam bir tatmine ve yüceliğe ulaşılamazsa öyle.” Burada söylediği bize eylemsizlikle yapmama arasındaki farkı açıkça vurgular. Eylem ve eylemsizliği daha önce de tartışmıştık. Şimdi isterseniz bunları detaylı açıklayalım. Eylem ve eylemsizlik birbirinin zıttı dır. İki seçenek de bütün aktivitelerde açık olarak bizim için bulunurlar. Bir aktiviteyi yaparız veya yapmayız. Aynı şekilde durumun gerektirdiğine göre yapma veya yapmama durumunu benimseriz.

Bir yere bir tohum ektim ve gerekli olan her şeyi su gübre vs gibi sağladım. Simdi bitki tohumunun içinden yükselmeli. Bu bizim elimizde değil. Simdi oturup beklemeli. Şimdiye kadar eylem safhasındaydım ve simdi eylemsizlik safhasındayım. Huzursuzlaşıp sıkılabilirim. Bunlar yapabileceğim bazı aktiviteler. Bitkinin çıkma esnasında yapabileceğim bir şey yok sadece bekleyebilirim. Eylemsizliği kabul etmeliyim. Bitkiyi çekip çıkarmaya çalışamam. Bitkinin acısını dindireyim onu çekip çıkarayım diye düşünemem. O zaman bitkiye zarar verir hatta öldürebilirim.

Şimdi önemli olduğunu düşündüğüm bir hikaye duymuştum uzun zaman önce. Bir yerde bir sosyal hizmetli kelebeğin kozasından çıkmak için acı çektiğini görür. Hala minik ve sevimli fakat dışarı çıktığında büyük bir kelebek olacak. Fakat şu anda dışarı çıkmak için acı çekmektedir. Ufaklığa karşı büyük merhamet duygusu belirir içinde. Acı çektiğini gördükçe çok üzülür. Ona yardım etme isteğine kapılır ve sonra kozayı yavaşça kesip ona zarar vermeden dışarı çıkarmayı düşünür.

Yapmak istediği şey aslında kötü değildir, belki iyidir bile denebilir. Amacı kelebeği incitmek değildir. Amacı kelebeği alıp sahiplenmek de değildir. Kozayı tam olarak kestiğinde kelebek
kurtulur. Taptaze bir şekilde dünyaya gözlerini açar ve kurutmak için kanatlarını çırpar ve gökyüzüne uçmak ister.

Diğer kelebekler de kozalarından dışarı çıkarlar ama kimsenin yardımı olmadan ve kanatlarını çırparlar, onun gözleri önünde temiz gökyüzüne uçmaya başlarlar. Ama adamın yardım ettiği kelebeğin kanatları tam gelişmemiştir. Kendi kendilerine doğal süreçte acı çekerek çıkan kelebekler gibi değildir. Adam feryat eder. “Tanrım ne oldu böyle?” Kelebeğin acı çektiğini düşünerek ona yardim etmek istedi ama ne yazık ki diğerleri gibi o da kendi acı çekerek çıkabilseydi kanatları tam olarak güçlenebilecekti. Kanatlarına uygun fırsatı verebilecekti ve onlar da gelişip güçlenebilecekti.

Niyetler iyi olabilir ama sabır yetersizliği ortaya bir problem çıkarabilir.

Kelebeği acılarından kurtarabileceğini düşündü ama bu durumda acı veren bir aktör haline geldi. Nasıl olurda bir bitkiyi tohumundan çekip çıkararak ya da bir kelebeği kozasından çıkararak acısını azaltabilirsiniz?

İyi bir eylemde bile oyuncu olmayın. Bazı insanlar bir eylemi yaparken karıştırarak oyuncu olurlar. Başka bir taraftara bazı insanlar eylemden kaçınarak oyuncu olurlar. Sonuçta bir eylemi yaparken de yapmadan da insan oyuncu olabilir ve acıya sebep olabilir.

Yapmanın olmasına izin verin ayni şekilde yapmamanın da. İki durumda da oyuncu olmayın. İnsanların diğer yaratıklardan bir çok üstünlüğü vardır. Maddenin varoluş haline gelen bilinci vardır. Maddenin varoluştan başka hiç bir şeyi yoktur. Bitkilerin ve hayvanların bilinci vardır ki bunlar varoluşa dönüşür. Bu yüzden bitkiler ve hayvanlar sadece varolmazlar ama varolmak için çabalarlar. Bitkiler köklerini toprağa taşların arasına yollar ki besinleri ve suları alabilsin. Bitkileri yapraklarını güneşe doğru uzatır ki fotosentez süreci başlayabilsin. Aynı şekilde hayvanlar da besinlerini ararlar ve hepsi varolmak için acı çekerler çünkü hepsi bilinçli varlıklardır.

İnsanoğlu da yaşam sürer ve bilinçli bir varoluşu vardır . Bunlara ek olarak da bilinçli bir varoluş olduğunun bilincindedir.

Bu yüzden varoluşuna tanıklık edebilir.Ayni zamanda varoluş için sarf ettiği çabanın da bilincindedir. Burada bir seçeneği de vardır. Tamamen bu işi yapan kişi olup varoluş için acı çeker ve gözlemci ve tanık olmaktan çekilir.Ya da tamamen varoluştaki eforun bilincinde olan olur. Kendini varoluş için acı çeken ve efor sarf eden olarak tanımlayabilir. Ya da varoluş için acı çeken ve efor sarf eden birine tanık olabilir. Bir insan tanık olduğu anda, inişler çıkışlar, basari ve hatalar, bütün duygular oyuncunun arkasında kabarır. Sonra bu devam eden oyuna tanık olur. Sonra yapma meydana gelir. Bu belirtilenin ismi Naishkarmya dır, isi yapmayan. Naishkarma’ nin farkına varan kimse veya Naishkarmya siddhi yi başarabilen kişi yürür bununla beraber yürümez, konuşur lakin konuşmaz vb. 'Ben yapıyorum' , onun konsepti tamamen çözülmüştür ve tamamen tanıkla beraberdir. Ben oluyorum dan başka bir şey değildir.

Bir kere sakshi veya tanık olursanız, nesnel hükümler ,tanımlamalar ve dışarıdan gelecek herhangi bir şey mutluluğu ararken sizin için problem olmaz. Mutluluğu içerde bulursunuz. Mutluluğu dışarıda aramak bir çeşit köleliktir ki bunun zamanı geçmiştir. Bu kölelikten daha
ince olanda isi yapan kimse olmak için köleliktir. Bu kölelik çok daha zarar veren ve tanımlaması çok zor olan bir şeydir. İyi şeyler yapan ve yapmak isteyen insanlar nadiren bu köleliğe yakalanırlar. Onların hayatlarını bu kadar ciddileştiğini ve hayatin mutluluğunu sadece dudaklarında görmeniz bu sebeptendir. Her zaman zıt yönlerdedir ve basari ve basarisizliğin bir olduğunu göremez. Bir kere bu kölelik biterse o zaman özgürdür. Özgürlüğüne erisen kişi artık en büyük zıt çift olan olum ve yaşamın da ötesindedir.

Olum ve yasam arasında iki durum karışıktır. Çalışıyoruz ve ayni zamanda yaşıyoruz. Biri “yapma durumu” , ölümle yasam arasında , kalp kani pompalar, nefes devam eder, beslenme yer alır ve varoluş için acı çekilir. Bütün bu olanlar yaşamın “yapma” durumunda yer alır. Yapmanın limitleri olum ve yaşamdır. Yapma ölümle durur. Yapmanın durusu olumun ta kendisidir.

Bir diğer durumda yapmanın altında duran “olma durumu”dur. Bu değişimlerin hepsinde olma durumu vardır. Olma durumunun limitleri sınırları yoktur. O özgürdür.

Olma tarafından tutulan biri limitlerce sınırlandırılmıştır. Bu yüzden orda korku olur; halbuki olma tarafından tanımlanan birinin kendisi varoluşudur. Böyle bir insana olum ve yasam, basari ve basarisizlik , övgü ve suçlama dokunamaz. Korku istersek orda olur ve başkasını istemeyiz ya da bizim seçimimiz olmadan orda olma olasılığı da vardır. Bu yüzden zıt kutuplara sahip olmayana korku dokunamaz. Buna 'abhaya' denir 'korkudan çıkan özgürlüğü' belirtir. Bu Karma Yoga daki en ince noktadır ve adi Naishkarmya siddhi dir. Karma Yoga da bunu başarabilmek Raja Yoga da Samadhi yi başarabilmek gibidir. Brahman in tanımını bize “Sat Chit Ananda” olarak verilmiştir.Sat varoluş demektir. Naishkarmya Siddhi yi başarabilen bir kişi Brahman in sat durumunu başarabilmiş ve onunla bir olabilmiş demektir.

Karma Yogayla ilgili muhtelif fikirler vardır. Simdi size son bir mesaj vermeme izin verin. Yoga isten kaçmak demek değildir. Yoga sorumlulukları daha eğlenceli ve uyumlu kılmaktır. Yoga kimseyi sorumsuz yapmaz .Eger boyle yapıyorsa o Yoga değildir.

Simdi Karma Yogayla ilgili birkaç fikri özetleyelim

Karma Yoga diğer Yoga yollarında olduğu gibi eğer bize aklin huzuruna gitmede ve iç uyumumuzda katkıda bulunuyorsa Yoganın yollarından biri olabilir.

"İyi eylemler yapmak ve bizi kötü eylemlerden uzak tutmak" Karma yoganın gayesi değildir. Bu basit ahlaki bir seviyedir. İyi ve kötü insanların islerinin sıradan bir düzeyidir. Eger bir insan iyi değil de kötü şeyler yapıyorsa cezalandırılır. Bunda spirtüel bir yan yoktur. Arjuna zaten iyiydi ama Bhagavad Gita ya ihtiyacı vardı. Bu da karma yoganın amacının bize iyiyi ve kötüyü acıklamak degil bizi bunun ötesine götürmek oldugunu anlatıyor.

Sonuçta Karma yoga yolculuğu veya sadhanasi bizi iyi eylemden sonuç beklemeden veya meyveleri arzulamadan eyleme yukseltmektir. Sonuc olarak ta eyleme isi yapan olmadan gitmek ve isi yapma durumunun feda edilmis ve hallolmus olmasidir.

Bu astanga yoganın son üç basmagi olan dharma dhyana Samadhi ye benzer. Bunlar sat karma, phalapeksha rahita karma ve son olarak naishkarmya siddhi dir. Nasil vucut Tanrinin tapınağıysa ayni sekilde yapilan is te Tanrıya ibadettir. Isi stres, lanet ve ceza olarak algilamamiz bizim cehaletimizdir ve eğer özel aktiviteler yapacak olursak bu karma yogadir ve kutsalliktir. Bu bütün aktivitelerin değişimini sağlayabilen tavir karma yogadir.

Hepinize çok teşekkür ederim

Sevgiler,

NV Raghuram

0 Comments:

Post a Comment

<< Home