Thursday, November 30, 2006

Karma Yoga (III)

Ne Yaptığınıza Karsı Nasıl Yaptığınız
--------------------------------------

Bu yönden baktığınızda yoga bazı bedensel duruşlar yapmak değildir. Birçok şekillerde kıvrılabilen eğilebilen güzel vücutlu insanlar gördüm ama kendi davranışlarını eğip bükemiyorlardıSonsuza dek nefeslerini tutabilirlerdi ama açgözlülüklerini kibirlerini vs. çok çok az.

Simdi yoga nedir ve ne değildir? Yoga gibi görünen bir şey aslında yoga olmayabilir.Karşı karşıya geldiğimiz, doğru davranışlar içinde bulunamayan bir çok yoga öğretmeni var. Çok güzel eğilip bükülüyorlar fakat doğru duyularda yogiler değiller çünkü davranışları doğru yolda değil. Yani karma yoga bizim dışarılarda yaptığımız işler değil. Aslında işin arkasında olan bizim davranışlarımız. Sizi aklın sakinliğine götüren davranış doğru bir davranıştır. Zihnimize acı getiren bir davranış yogik bir davranış değildir. Sadece dünyevi bir davranıştır. Bizim Prashanti'de çok güzel bir asramimiz var. İnsanlar orda güzel aktiviteler yaparlar. Ama bazen yanlış davranışlar sergileyen insanlar görebilirsiniz. Bu her yerde olabilir ve olmakta. Eğer bir insan ona gerçekten yardım edebilecek bir şeyin kapısına kadar gelmişse ve ondan yararlanamıyorsa bu yemek dolu kaşığı ağzına kadar götürüp burnuna sokmaya benzer. Acı çekersin. Buna sebep olan yaptığın iş değil sen ve senin davranışlarındır. Eğer doğru tutum alırsanız, yaptığınız iş sizi aklın huzuruna götürebilir. Ama doğru tutum yoksa ortada iş size bir baskı gibi gelir.

Gelin size farklı tutumlar elde etmek için bazı ipuçları vereyim. Bir kere derinlere giderseniz karma yogayı anlamak için yüzlerce şey bulursunuz, ama zaman kısa olduğundan belki birkaç şeyi tartışabiliriz.

Eğer aktiviteyi göz önüne alırsanız, ilk adımda bazı aktiviteler diğerlerine zarar verebilir veya rahatsız edebilir. Sonra o insanlar intikam için beni rahatsız edebilirler. Ben birini incitirsem, o insan da beni incitir. Ben birine yalan söyler, yanlış yollara yönlendirirsem ,o da bana aynısını yapar. Böylece ben acı çekerim. Ve derim ki “Bak ben acı çekiyorum!” Sonra biri bana sorar: “Neden acı çekiyorsun?” “Ben birine zarar verdim o da beni rahatsız ediyor” Buna çözüm olacak basit bir yol 'Başkalarına kötülük yapmayın' Eğer siz kötülük yapmazsanız onlar da sizi rahatsız etmez. Bu ayrıca spirituel bilgi de gerektirmez. Çok basit ve ahlaki bir
bilgi. Çok basit bir dille şöyle denir “Başkalarına iyi olun kötü değil , doğru olun yanlış olmayın, yardım edin incitmeyin.” Bu bir öğrenim gerektirmez. Fakat burada anlamamız gereken ince bir nokta var. İncitmemeliyiz , ama sadece karşımızdaki için değil. Sizin yaptığınız size geri dönecektir. Bu psikolojik kanunlardan biridir. Psikolojik kanunlar der ki etki-tepki, sebep-sonuç , eşit-karşıt. Sebep ve sonuç akraba gibi bağlıdır. Küçük bir örnekle eğer kötü bir şey yersem, midem rahatsız olur. Bu çok basit bir psikolojik kanundur. Basit bir şekilde anladığımız bu kanun bize yaptıklarımızın sebep ve sonuç ilişkisi olduğunu söyler. Bunun adi ADHI-BHUTA'dir.


Ektiğini Biçersin
------------------

Yaptığım her şeyin yararlarını, sonuçlarını alırım. Kötü bir şey yaparsam kötü bir sonuçla karsılaşırım. Eğer sekizinci kattan atlarsam, ya ölürüm ya da bir yerimi kırarım. Tanrı niye bana nazik davranmadı diyemem, Karmamın kötü olduğunu söyleyemem. Kimseyi suçlayamazsınız. Yanlış yaptınız yanlış sonuçlar aldınız. Bu bir fizik kanunudur. Sebep ve sonuç birbiriyle ilişkilidir.

Mantık olarak bu tamam. Ektiğini biçersin. Bu Karma Yoga’daki çok basit şeylerden biridir. Kimseye kötü bir şey yapma. Hatta düşünme bile. Bu bir sekme etkisi yaratabilir. İyi şeyler yapmaya çalış. Ama bundan sonra diğer soru gelir “Her zaman iyi şeyler yapmaya çalışıyorum ama sonuçlar kötü oluyor” Bu ihtiyatsızca araba kullanan birine benzer, ya da yanlış yolda giden bir adamın kaza yapmasına. Yanlış yaptı ve sonuçlarını aldı. Yani basit olarak yanlış yolda araba kullanma. İhtiyatsız araba kullanma sonunda kaza yapmazsın. Ama ben doğru yolda kullanıyorum, ve ihtiyatsız da kullanmıyorum karşıdan gelen adam bana çarpıyor. O yanlış ve incindi ama ben niye acı çekmeliyim? Ben ne yanlış yaptım? Bu ne demek oluyor? İyi oldum ama kötü sonuç aldım. Bu bizim karsılaştığımız bir durum. Acı çeken iyi bir insansa hep su soruyu sorar, “Neden iyi olmama karşın açı çekiyorum?”

Simdi bu görüşü göz önüne alalım. Kaza bir fizik kanunudur. Bunun bir fizik kanunu olduğunu söylediğimiz anda; sebebi ve sonucu olur. Sen fiziksel olarak incindin, yani basitçe bir sebep sonuç ilişkisi var. Fizik kanunlarına bağlı olarak iki boyut olabilir. Birincisi fiziksel olarak iki araba çarpışır ve ben yaralanırım. Bu sizin doğru veya yanlış yönde olduğunuzu düşünmez. Fiziksel olarak iki araba çarpışmış ve kaza olmuştur. İkinci boyut ince bir noktadır. Her şeyi doğru yaptıysam neden ben acı çekmeliyim? Bu şans olarak adlandırılabilir ki bunda sizin doğru veya yanlışlığınızın hiç bir payı yoktur. Bu sadece talihtir. Ama bu açıklama bizim iç gözlemimize yardım edemez ve olan her şeyin bir şans eseri olması bizim bu konularda hiçbir özgürlüğümüzün olmaması anlamına gelir. Bu konuya farklı bir bakış açısı daha vardır. Bu bir fizik kanunu olduğuna göre bunun içinde bir sebep sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Yani bundan daha önce yaptığınız bir şeyin sonuçlarını şimdi alıyorsunuz diyebiliriz! Sebep ve sonuç yakın zaman içinde meydana gelebilir. Ama çoğu zaman uzun bir farkla meydana gelebilir, ya da sebep ve sonuç birbirinden çok uzak olabilir. O kadar uzak olabilir ki algılarınız ona yetişemeyebilir.

Hafızamız ve algılamamızın kesin limitleri ve sınırları vardır. Genelde otuz kırk yıl önce neler yaptığımızı bilmeyiz. Nitekim, dört yaşındaki fotoğraflarımıza baktığımızda kendimizi tanımayız. Şaşırırsınız “Bu ben miyim?” diye. Yani hafızamız o kadar ilerilere gidemez. Hafızamızın o kadar ilerilere gidememesi yer alan olayların varolmaması anlamına gelmez. Sebep ve sonuç hafızanızın da ötesinde olabilir, ama ilişkilidir. Eğer bir mango tohumu ekerseniz, meyve almanız on iki yıl kadar sürer. Ektiğiniz tohumun muhteşem lezzetli bir mango olacağını düşünebilirsiniz. Ama meyve almadan farkı anlayamazsınız. On iki yıl sonra ağaç meyve verir ve inanılmaz berbat bir tat ortaya çıkar. Sonra söylenmeye başlarsınız “Ben muhteşem bir mango tohumu ektim ama çok kötü bir meyve aldım” diye. Bu nasıl olabilir? Ne ektiyseniz onun meyvesini aldınız. Bu kanun ihlal edilemez. Sizin hafızanız onu hatırlamaya yeterli değil diye sebep orada yok olamaz.Bu bir fizik kanunudur ve ne istisnası ne de itirazı olabilir.

Afrika’da duyduğum bir kabile var. Bazı yerel genetik durumlardan dolayı bu kabile insanları altı aydan öncesini hatırlayamıyor. Sadece altı ay içinde olmuş olayları akıllarında tutabiliyorlar, ve bunun öncesinde ne olduğuna dair hiç bir fikirleri yok. Seks ve çocuk yapmaya gelince de dokuz aylık bir period olduğundan çocuğun Tanrı’dan geldiğini seksinde hayatın başka bir parçası oluğunu düşünüyorlar. Bu sebep sonuç ilişkisinin olmadığını göstermiyor sadece bu ilişkinin hafızanın öncesinde yer aldığını gösteriyor.

Hint felsefesine göre sarf ettiğiniz eforların sonucunu sadece bu yasamda değil bundan sonra da alabilirsiniz. Tohumları simdi ekiyorsunuz ama meyveleri sonradan biçiyorsunuz. Bu sonra bu hayatta da olabilir belki bir dahakinde de. İşte bu karma diye adlandırılır. Yani Karma deyince başka biri sorumlu olamaz sorumlu olan sizsinizdir. Sonra öğrenci bu hipotezin yararları nelerdir diye sorar. Bu bilgiden nasıl faydalanabiliriz? Bu bilginin sonucunda anlayacağımız, kötü bir şey olduğunda başka birini suçlamayın.Biliriz ki bize meyve veren kendi yaptığımız eylemlerdir. Şimdiye kadar yaptığımız her eylem ve davranışın ardından sonunda ne meyveler alacağımızı düşünüyorduk. Yani şimdiden sonra nasıl bir eylem yaparsak yapalım kimseye kötülük gelecek bir şey planlamayalım ki geleceğimizi ıstırap olmadan yaşayalım.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home